ŞİFA AYETLERİ 1
http://www.mumsema.com/misafir-sorulari/220927-kurani-kerimdeki-6-sifa-ayeti-arapca-ve-turkce-yazilisi.html
ŞİFA AYETLERİ
بسم الله الرحمن الرحيم
وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ
Ve yeşfi sudura kavmim mü’miniin.
Sure-i Tevbe 14
1
بسم الله الرحمن الرحيميَـٰٓأَيُّہَا ٱلنَّاسُ قَدْجَآءَتْكُم مَوْعِظَةٌٌ مِنْ رَبِّڪُمْ وَشِفَآءٌ۬ لِمَا فِى الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌٌ لِلْمُؤْمِنِينَ
Ya eyyühennasü gad caa etküm mev’izatüm mirrabbiküm ve şifa ül lima fissuduri ve hüdev ve rahmetül lilmü’miniin.
Sure-i Yunus 57
2
بسم الله الرحمن الرحيم
يَخْرُجُ مِنْ بُطُونِهَا شَرَابٌ۬ مُخْتَلِفٌ أَلْوَٲنُهُ ۥ فِيهِ شِفَآءٌ لِلنَّاسِ* إِنَّ فِى ذَٲلِكَ لَأَيَةًً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Yahrucü min bütunihee şerabüm muhtelifün elveenühü fihi şifa ül linnasi inne fii zelike le eeyeetül likavmiy yetefekkeruun.
Sure-i Nahl 69
3
بسم الله الرحمن الرحيم
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرآنِ مَا هُوَ شِفَآءٌ وَرَحۡمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ
Ve nünezzilü minel kur’ani ma hüve şifa üv ve rahmetül lilmü’miniin
Sure-i İsra 82
4
بسم الله الرحمن الرحيم
وَاِذَاَمَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ
Ve iza meriztü fehüve yeşfiin
Sure-i Şuara 80
5
بسم الله الرحمن الرحيم
قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَآءٌ
Kul hüve lilleziine amenü hüdev ve şifa ün
Sure-i Fussilet 44
6
ŞİFA DUASI
" Bismillahi yübrike min külli yesfike
ve min şerri hasidin,ve min şerri külli zi ayn "
Meal - Allahın adıyla
Allah sana
bütün hastalıklardan şifa versin
hasettiği zaman ve hasetçilerin
ve bütün nazarı değen kimselerin
şerrinden korusun
Bismillah erkike min külli şey'in
yü'zike ve min şerri külli nefsin ve aynin hasidin
Allahu yeşfike,Bismillahi erkike "
Meal - Allahın adıyla seni rahatsız eden
her türlü nefisten
ve kem gözden sana koruma diliyorum
Allah sana şifa versin
Sana
Allah adıyla koruma diliyorum
IslamGreen34 New World
وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ ﴿٨٣﴾
Ve eyyûbe iz nâdâ rabbehû ennî messeniyed durru ve ente erhamur râhimîn(râhimîne)
Enbiya 83
وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
Ve zennûni iz zehebe mugâdıben fe zanne en len nakdire aleyhi fe nâdâ fiz zulumâti en lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn(zâlimîne)
Enbiya 87
http://www.ilgiliayethadis.com/konu/kurandaki-sifa-ayetleri.12942/
-
FÂTİHA SURESİ
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ (١)
Okunuş: (1) Bismillahirrahmanirrahim
Elmalılı Orijinal: (1) Rahmân, Rahîm Allahın ismiyle
Diyanet Açıklamalı: (1) Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
S. Ateş: (1) Rahmân ve Rahim Allâh'ın adıyla
Y.N. Öztürk: (1) Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla...
الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ (٢) Okunuş: (2) El hamdü lillahi rabbil alemin
Elmalılı Orijinal: (2) Hamd, o rabbiâlemîn,
Diyanet Açıklamalı: (2) Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
S. Ateş: (2) Âlemlerin Rabbi (sâhibi, yetiştiricisi) Allah'a hamdolsun.
Y.N. Öztürk: (2) Hamt, âlemlerin Rabbi Allah'adır.
الرَّحْمـنِ الرَّحِيمِ (٣) Okunuş: (3) Er rahmanir rahiym
Elmalılı Orijinal: (3) o rahman, rahîm,
Diyanet Açıklamalı: (3) O, rahmândır ve rahîmdir.
S. Ateş: (3) (O) Rahmân'dır, Rahim'dir.
Y.N. Öztürk: (3) Rahman'dır, Rahîm'dir O.
مَـلِكِ يَوْمِ الدِّينِ (٤) Okunuş: (4) Maliki yevmid din
Elmalılı Orijinal: (4) o din gününün maliki Allâhın. Sade sana ederiz kulluğu, ibadeti ve sade senden dileriz avni, inayeti yarab!
Diyanet Açıklamalı: (4) Ceza gününün mâlikidir.
S. Ateş: (4) Din (cezâ ve mükâfât) gününün sâhibidir.
Y.N. Öztürk: (4) Din gününün Mâlik'i, sultanıdır O...
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ (٥) Okunuş: (5) İyyake na'büdü ve iyyake nesteiyn
Elmalılı Orijinal: (5) Hidayet eyle bizi doğru yola
Diyanet Açıklamalı: (5) (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
S. Ateş: (5) (Ya Rabbi) Ancak sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz!
Y.N. Öztürk: (5) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
اهدِنَــــا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ (٦) Okunuş: (6) İhdinas siratal müstekiym
Elmalılı Orijinal: (6) O kendilerine in'am ettiğin mes'utların yoluna
Diyanet Açıklamalı: (6) Bize doğru yolu göster.
S. Ateş: (6) Bizi doğru yola ilet:
Y.N. Öztürk: (6) Dosdoğru giden yola ilet bizi...
صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَ عَلَيهِمْ غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ (٧) Okunuş: (7) Siratallezine en'amte aleyhim ğayril mağdubi aleyhim ve lad dallin
Elmalılı Orijinal: (7) Ne o gadap olunanların ne de sapgınların
Diyanet Açıklamalı: (7) Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
S. Ateş: (7) -ni'met verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazabedilmiş olanların ve sapmışların yoluna değil. (ya Rabbi)!
Y.N. Öztürk: (7) Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlık ve şaşkınlığa saplanmamışların yoluna...
-
9-TEVBE
قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ (١٤) Okunuş: (14) Katiluhüm yüazzibhümüllahü bi eydiküm ve yuhzihim ve yensurküm aleyhim ve yeşfi sudura kavmim mü'minin
Elmalılı Orijinal: (14) Muharebe edin onlara ki Allah sizin ellerinizle kendilerini muazzeb kılsın, rüsvay etsin, nusratiyle sizi üzerlerine muzaffer buyursun ve mü'min bir kavmin yüreklerine su serpsin
Diyanet Açıklamalı: (14) Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın.
S. Ateş: (14) Onlarla savaşın ki Allâh, sizin ellerinizle onlara azâbetsin, onları rezil etsin, sizi onlara üstün getirsin ve inananlar toplumunun göğüslerine şifa versin;
Y.N. Öztürk: (14) Savaşın onlarla ki, sizin elinizle Allah onlara azap etsin, onları rezil etsin. Onlara karşı size yardım etsin. Ve inananlar toplumunun göğüslerine şifa ulaştırsın
-
10-YUNUS
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ (٥٧) Okunuş: (57) Ya eyyühen nasü kad caetküm mev'izatüm mir rabbiküm ve şifaül lima fis suduri ve hüdev ve rahmetül lil mü'minin
Elmalılı Orijinal: (57) Ey insanlar işte size rabbınızdan bir mev'ıza ve gönüller derdine bir şifa, ve mü'minler için bir hidayet ve rahmet geldi
Diyanet Açıklamalı: (57) Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir.
S. Ateş: (57) Ey insanlar, size Rabbinizden bir öğüt, göğüslerde olan(sıkıntılar)a şifa ve inananlara bir yol gösterici ve rahmet gelmiştir.
Y.N. Öztürk: (57) Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, inananlara bir kılavuz ve bir rahmet geldi.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
-
16-NAHL
ثُمَّ كُلِي مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُكِي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلاً يَخْرُجُ مِن بُطُونِهَا شَرَابٌ مُّخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ فِيهِ شِفَاء لِلنَّاسِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ (٦٩) Okunuş: (69) Sümme küli min külles semarati feslüki sübüle rabbiki zülüla yahrucü mim butuniha şerabüm muhtelifün elvanühu fihi şifaül linnas inne fi zalike le ayatel li kavmiy yetefekkerun
Elmalılı Orijinal: (69) Sonra meyvaların hepsinden ye de rabbının müyesser kıldığı yollara koy, içlerinden renkleri muhtelif bir içecek peydâ olur ki onda insanlara bir şifa vardır, her halde bunda tefekkür edecek bir kavm için elbet bir âyet var
Diyanet Açıklamalı: (69) Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır.
S. Ateş: (69) "Sonra her çeşit meyvalardan ye de Rabbinin yollarında boyun eğerek yürü!" Onun karınlarından, renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir millet için ibret vardır.
Y.N. Öztürk: (69) "Sonra, meyvaların her türünden ye de boyun bükerek Rabbinin yollarına koyul." Onun karıncıklarından, renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, insanlar için onda şifa vardır. Derin derin düşünen bir topluluk için, bunda kesin bir mucize var.
-
17-ISRA
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا (٨٢) Okunuş: (82) Ve nünezzilü minel kur'ani ma hüve şifaüv ve rahmetül lil mü'minine ve la yezidüz zalimine illa hasara
Elmalılı Orijinal: (82) Biz de Kur'andan peyderpey öylesini indiririz ki mü'minler için o bir şifâ ve bir rahmettir, zalimlerin ise ancak hasarını artırır
Diyanet Açıklamalı: (82) Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.
S. Ateş: (82) Biz Kur'ân'dan mü'minlere şifâ ve rahmet olan şeyler indiriyoruz. Ama bu, zâlimlerin ziyanını artırmaktan başka bir katkıda bulunmaz. 188,189
Y.N. Öztürk: (82) Biz Kur'an'dan, inananlar için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Ama bu, zalimlerin yıkımını artırmaktan başka katkı sağlamıyor.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
-
26-ŞUARA
وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ (٨٠) Okunuş: (80) Ve iza meridtü fe hüve yeşfin
Elmalılı Orijinal: (80) Hastalandığım vakıt da bana o şifa verir
Diyanet Açıklamalı: (80) Hastalandığım zaman bana şifa veren O'Dur.
S. Ateş: (80) "Hastalandığım zaman bana şifâ veren O'Dur."
Y.N. Öztürk: (80) "Hastalandığımda O'Dur bana şifa ulaştıran."
-
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى أُوْلَئِكَ يُنَادَوْنَ مِن مَّكَانٍ بَعِيدٍ (٤٤) Okunuş: (44) Ve lev cealnahü kur'anen a'cemiyyüv ve arabiyy kul hüve lillezine amenu hüdev ve şifa' vellezine la yü'minune fi azanihim vakruv ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne mim mekanim beiyd
Elmalılı Orijinal: (44) Ve eğer biz onu a'cemî bir Kur'an yapa idik diyecekler idiki: âyetleri tafsıyl edilseydi ya! Araba Acemcemi? de ki: o, iyman edenler için hidayet ve şifadır, iyman etmiyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır ve o onlara karşı körlüktür, onlara uzak bir mekândan haykırılır
Diyanet Açıklamalı: (44) Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab'a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur'an'da ne söylendiğini anlamıyorlar.)
S. Ateş: (44) Eğer biz onu, yabancı (dilde) bir Kur'ân yapsaydık derlerdi ki: "Âyetleri (anlayacağımız) bir dille açıklanmalı değil miydi? Araba yabancı söz mü (geliyor)?" De ki: "O, inananlar için bir yol gösterici ve (gönüllere) şifâdır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve o, onlara bir körlüktür. (Sanki) Onlar, uzak bir yerden çağırılıyorlar (da duymuyorlar).
Y.N. Öztürk: (44) Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: "Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil miydi?/Arap'a yabancı dil mi?/ister yabancı dilde, ister Arapça!" De ki: "O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür. Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir."
http://www.ilgiliayethadis.com/konu/kurandaki-sifa-ayetleri.12942/#ixzz2uc64PqzL